“Josephine’in Gördüğü” sergisi Amerikalı fotoğraf sanatçısı ve seyyah Josephine Powell’ın Anadolu’nun kırsal yaşamını belgeleyen fotoğraflarından oluşuyor.
Josephine Powell, Türkiye’ye ilk olarak 1955’te, Bizans mozaiklerini fotoğraflamak için geldi. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Türkiye’nin tamamını dolaşmasına izin verilen ilk yabancı oldu. Türk düz dokumalarıyla ilgilenmeye başladı. El sanatları hakkında bilgileri doğrudan doğruya Türk göçebelerinden almak için çalışmaya başladı. Bu objelerin hangi amaçlara hizmet ettiğini, hangi malzemelerden yapıldıklarını ve nasıl geliştirildiklerini inceledi. Sonraki yirmi yıl boyunca, o zamana kadar akademisyenler tarafından büyük ölçüde göz ardı edilen göçebe hayat tarzını fotoğraflarıyla belgeledi. Bu konularda akademik makaleler kaleme aldı. Anadolu kilimlerini, çuvallarını ve benzeri el ürünlerini toplamaya başladı; Anadolu’nun kırsal bölgelerinde dokumacılığın rolünü ve önemini yansıtan bir koleksiyon oluşturdu.
Alanında en zengin ve nitelikli koleksiyonlardan biri olarak öne çıkan Josephine Powell’ın arşivindeki fotoğraflar, ANAMED kütüphanesi arşivinde yer alıyor. Anadolu’nun kültürel izlerini taşıyan kilim, çuval, çadır gibi el dokuma örnekleri ve dokuma aletlerinden oluşan koleksiyonunun bir kısmı ise Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi’ne bağışlandı.
Sergide Josephine Powell’ın 80’e yakın fotoğrafı yer alıyor. Ayrıca ANAMED’de bulunan fotoğraf arşivinden yapılan daha büyük bir seçki, sergi mekânındaki projeksiyonlardan izlenebilir. Sergi kapsamında belgesel gösterimleri de yapılıyor. Bunların yanı sıra, Koç Üniversitesi Kütüphanesi’ne doğrudan internet bağlantısıyla fotoğraf arşivinin tamamına erişilebiliyor.
http://digitalcollections.library.ku.edu.tr/cdm/landingpage/collection/JPC
Sergisi kapsamında yayımlanan kitapta Josephine’in gördüğü Anadolu’nun fotoğraflarını ve onu tanıyan, onunla çalışan, yolculuk edenlerin anlattığı Josephine’i bulacaksınız.
Josephine Powell Hakkında
1919’da doğan Josephine Powell, Cornell Üniversitesinden lisans, Columbia Üniversitesinden yüksek lisans dereceleri aldı. 1946-52 yılları arasında Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Mülteci Örgütü bünyesinde, 2. Dünya Savaşı mültecilerinin yeniden yerleştirilmesine yardım çalışmalarında görev aldı. Bir Batı Moğolistan aşireti olan Kalmıkların ABD’ye mülteci olarak kabul edilmesi için yürüttüğü çalışmalar o kadar başarılı oldu ki, aşiret ona “Kalmıkların Anası” lakabını verdi.
1952 yılında Roma’ya taşındı ve bu tarihten itibaren serbest fotoğrafçı olarak sayısız geziye çıktı. Başlangıçta sanat ve mimarlığa odaklanırken zamanla insanları konu edinmeyi tercih etti. Afganistan, Pakistan, İran, Türkiye, Kuzey Afrika, İtalya, Yugoslavya, Yunanistan ve Makedonya’da uzun gezilere çıktı. Fotoğrafları yüzlerce kitapta yayımlandı ve bu bölgelerdeki mimari yapıların görsel belgeleri haline geldi. Bu seyahatlerinde kendisine arkadaşlık etmesi için yanına genellikle bir hayvan, örneğin bir köpek ya da kuş alırdı; bazen de insanlar ona eşlik ederdi. Onlarla birlikte bozkırları aşar, göçebelerle karşılaşır, kasabalara uğrar ve harabeleri fotoğraflardı. Amsterdam’daki Tropen Müzesi başta olmak üzere çeşitli müzelerde sergilenen koleksiyonlar üretti.